web
stats
KENTSEL DÖNÜŞÜM ERİŞİLEBİLİR İST. KOORDİNASYON TOPLANTISI

Kentsel Dönüşüm Sürecinde Herkes İçin Erişilebilirlik Ele Alındı

 

Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu, 53. toplantısını, “Herkes İçin Erişilebilir İstanbul’da Kentsel Dönüşüm” gündemiyle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zeytinburnu Sosyal Tesislerinde gerçekleştirdi.
 

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin erişilebilirlik konusuna en üst düzeyde vermiş olduğu önem ve hassasiyeti gösteren Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu, özel statüsü, erişilebilirlik konusunda her kesimi bir araya getirerek oluşturduğu uzlaşmacı yapısı ile erişilebilirliğe çok yönlü çözümler üretmeye devam ediyor.
 

Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu 53. toplantısı “Kentsel Dönüşüm” gündemiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zeytinburnu Sosyal Tesislerinde geçekleştirildi.  toplantının açılış konuşmasını yapan Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu Başkanı Y. Mimar Müberra Kavak Kara Kara, erişilebilirlik kavramı ve kentsel dönüşüm üzerine bilgilendirici kısa bir konuşma gerçekleştirdi.

 

Yönetmelikler, Aktif Bir Şekilde Planlama Aşamasını da Etkilemeli!

 

Toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü adına konuşma yapan Kentsel Dönüşüm Müdürü İdris Atabay, Erişilebilirlik konusu, imar mevzuatında, plan yapım mevzuatında yer alması dolayısıyla; kentsel dönüşüm projelerinde de yer alacaktır, dedi. Temmuz ayında 5378 Sayılı Yasanın tanıdığı sürenin dolacağını hatırlatan Atabay; sözlerine şöyle devam etti: “Yasanın tanıdığı süre doluyor. Sürecin daha hızlı ilerleyebilmesi için yaptırımların uygulanması ve çalışmaların takip edilmesi lazım. Planlar, projeler en başında doğru bir şekilde yapılsaydı, bir takım aksamalar yaşanmazdı. Biz de bu konuya en yüksek derecede hassasiyet gösteriyoruz. Konuya Bilimsel yaklaşıyor ve ona göre planlamaları gerçekleştiriyoruz. Mevcut yaklaşım ve planlarda bakıyoruz ki, %30 eğimli yol var. Bu yolları bırakın engelliler, yaşlılar, sağlıklılar bile aşamıyor. Plansızlık içinde bu tarz yollar, yapılanmalar normal; ama planlı bir şehirleşme için değil, olamaz. Eş yükselti paftası eğrisi açılmadan hala plan yapıldığına şahidim. Planlamada böyle bir faktörün olduğu dahi bilinmiyor. Bir kere planlamaya böyle yaklaşımın değişmesi lazım.  Yönetmeliğin aktif bir şekilde planlamanın yapıldığı süreci etkilemesi gerekli. Müdürlük olarak yaptığımız çalışmalarda en azından yayaların yoğunluklu olarak kullanacağı yollarda yol eğimlerinin %5’in üzerine geçmemesine dikkat ediyoruz.”

 

Yeni Düzenlemeyle Büyükşehir Belediyesi Yasası Değişecek.

 

İmar denetim yetkisinin büyükşehir sınırlarında, büyükşehir belediyesine ait olduğunu belirten Köksal denetimle ilgili sözlerine şöyle devam etti; Mevzuata aykırı imarla ilgili büyükşehir belediyesine şikâyet geldiğinde, büyükşehir belediyelerinin şikâyetin geldiği ilçeye, sorunun giderilmesi için uyarıda bulunma ve sorunun giderilmesiyle ilgili bir süre koyma yetkisi bulunuyor. İlçe belediyesi tarafından sorun giderilmezse imar kanunundaki yetkisine dayanarak binayı kendisi yıkıyor, yeniden yapıyor ya da ceza veriyor. Yeni yasayla Büyükşehir Belediye Kanunu da değişecek. Bildiğiniz gibi erişilebilirlik sadece Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda ve hizmetlerinde yer almıyor. İnsanın olduğu her yerde her noktada erişilebilirlik yaşamın bir parçası olarak karşınıza çıkıyor ve bu süreçte pek çok kuruluş sorumlu olabilir veya hizmet kapsamında bulunabilir.  Yeni yasada büyükşehir belediyelerine böyle yetkiler tanınabilir. Hukuki aykırı gördüğü uygulamaları düzeltir yapmış olduğu masrafları da ilçeden tahsil edebilir. Kanunda yazması da tek başına çok önemli değil.  Kanunda olmasının yanında uygulamalara da dökülmeli ve kanunlar pratiğe geçebilmelidir.” 

 

Engelli olmazsanız, Erişilebilirlik Konusuna Duyarsız mı Kalacaksınız?

 

İSÖM’de sosyolog olarak görev yapan Yavuz Algül toplantıda söz alarak bir konuşma yaptı. Milli Eğitim Bakanlığınca Fatih Projesinin görme özürlüler düşünülmeden uygulamaya geçmesini eleştiren Algül,  bu kadar mevzuata ve yapılan çalışmaya rağmen uygulama noktasında ciddi sıkıntılar ve umursamazlıklarla karşılaşıyoruz, dedi. Hissedilebilir yüzey üretimi yapıldığının, hissedilebilir yüzey uygulama, kılavuz yol, kabartma levha, körler için kabartma harita gibi görme engelli ürünleri üretildiği de belirtildi. Gören göz uygulamasında da benzer sorunun yaşandığını hatırlatan Algül, bugün hiçbir görme engelli, gören göz uygulamasından faydalanamıyor”, bilgilerini aktardı. Erişilebilirlik konusunda taraf olmak zorundayız, diyen Algül; Engelli olmayacağınıza dair bir bilgi aldığınızı varsayarsak, o halde konuya duyarlı olmayacak mısınız?” sorusuyla  hepimiz engelli adayıyız yaklaşımını da eleştirdi.

 

Milli Eğitime Bağlı Okullarda Değişim Taleplerine Karşı Büyük Dirençle Karşılaşıyoruz.

 

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda engellilere yaklaşımı konu alan bir değerlendiri yapan Yusuf Çağrı Ceylan da yapmış olduğu konuşmada şu değelendirileri dile getirdi; “Okullar kaynaştırma eğitimine uygun değil, şartlar eşit değil, fırsat eşitliği yok, 1997 ve 2005’de çıkan yasalara rağmen bir takım sorunlar aynı şekil duruyor.” Kâğıt üzerinde bir takım şeyler yapılıyor; ama mekânlar hala erişilebilir değil, sözleriyle süreci eleştiren Ceylan, şu sözlerle konuşmasını sonlandırdı: “Görme engellilerin normal okullarda eğitim alabilmesi için yapılan her türlü değişim talebinde; gitsin körler okulunda okusun diye bir yaklaşımla karşılaşıyoruz. Bu anlayışın değişmesi, zihniyetin değişmesi gerek.” Kılavuz yol, kabartma levha, kabartma kat planı,  hissedilebilir yürüme yüzeyi, braille kabartma harita ve hissedilebilir yüzey uygulama gibi yapılacak bir sürü alternatif mevcuttur.

 

Tekrar Çözüm Aranmayacak Şekilde Doğru Yapılanmalara Gitmek Lazım

 

Toplantı da yapılan eleştiri ve yaklaşımlar üzerine tekrar söz alarak açıklamalar getiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürü İdris Atabay; “Kentsel dönüşüm projeleri bir fırsat olabilir ama sorunlar doğru bir şekilde tespit edilmeli, doğru uygulamalar gerçekleştirilmeli, pekiştirmesini yaptı. Müteahhitlerin orantısız mülk değerlemeleri ve vaatleri ile kendilerine kentsel dönüşüm projesi adıyla teklifler götürdüğünü ifade eden Atabay, sadece depreme karşı dayanıklı binaların yapılmasının kentsel dönüşüm olmadığının altını çizdi.  Bir şeyi düzeltmek istediğinizde onu yanlış düzeltirseniz, doğru düzeltmeyi ötelemiş olursunuz diyen Atabay;  Kentsel dönüşüm bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.  Biz, kentsel dönüşüm projeleri kapsamında sadece gelir düzeyi yüksek muhitlere hizmet ulaştırmıyoruz, bilgilendirmelerini yaptı. Kentsel dönüşüm projelerine duyarsız kalan gelir düzeyi düşük kesimi de eleştiren Atabay; “Maalesef kentsel dönüşüme en çok ihtiyaç duyan kesim konuya o kadar ilgisiz kalıyor ki dönüşüm projesine ihtiyacı olan gelir düzeyi düşük insanlara ulaşmaya çalıştığımızda, insanlar bizi evlerine yaklaştırmıyorlar, kovuyorlar”, sözleriyle yaşamış oldukları güçlükleri dile getirdi. Müteahhitçe yaklaşımların, kentsel dönüşüm algısını halk nezdinde kötüye çevirdiğini işaret eden Atabay, açıklamalarına şöyle devam etti: “Kentsel dönüşümle insanlar, yaşanılan şehrin çağdaş dokusuna uyum sağlarken bir yandan da mümkünü daha iyi değerlendirir. Biz amortisman bedeli dediğimiz kesintileri yapmak zorundayız. Herkes 50 ile 90 yıl arasında yapılacak konutunun yeniden yapılanmasının maliyetini cebinden karşılamıyor mu? Normal olanı bu değil mi? Öyleyse yıllara vurduğumuz zaman otuz yıllık binanın otuz yıllık maliyetini yüzde otuz olarak karşılamak veya belli bir imkânı yoksa yapı alanından yüzde otuz düşmek veya buna da imkanı yoksa arazi geliri daha düşük olan bir yerde kendisine daha büyük verilecek bir yapıya rıza göstermek zorunda olması doğru değil mi….?   Aksi takdirde müteahhitçe uygulamalarla kente zarar verirsiniz. Gelecek nesillere zarar verir, kötü miras bırakırsınız. Biz kapısına gittiğimizde vatandaşın,  vatandaş bizi kapısına yaklaştırmıyor; ama bir müteahhit kapısına gittiğinde hemen anlaşmalar yapılıyor. Ondan sonra o müteahhit belediyeye geliyor, ben sizin yapamadığınız kentsel dönüşüm noktasında mahalle sakinleri ile anlaştım, burada şöyle bir imar yapabiliriz. Bu doğru mudur, önemli değil, bu yükü bu kent kaldırabilir mi önemli değil, bizden sonraki nesillere ne bırakacağız önemli değil… Kentsel dönüşüme muhataplar böyle baktığı müddetçe kentsel dönüşümü halk algılayamaz, doğruyu göremez… Belediye kanunun 73. Maddesi her türlü yetkiyi bize veriyor. Eksiksiz kentsel dönüşümü dozerlerle girer yaparsınız; ama bu insanların rıza göstermediği şeyi yapmayı mümkün kılmıyor ya da doğru kılmıyor. Rızayı da toplum göstermezse, toplum kentsel dönüşümünün öneminin bilincinde olmazsa ne yapacaksınız, nasıl yapacaksınız? Çok zor… Artık zorunlu ve yetersiz olan çözümler yerine tekrar çözüm aranmayacak şekilde doğru yapılanmalara gitmek lazım, proje aşamasında uygulamaya doğru başlamak lazım. Bir tencere yemek yaparken tuzunu atmayı unutmak ya da tuzun dozunu ayarlamaktan bahsetmiyoruz. Bir mahalle ya da bir ilçenin dönüşümünden bahsediyoruz. O mahallenin o bölgenin yeniden dönüşmesi belki 200-300 yıl alacak. Dolayısıyla İstanbul gibi bir şehirde hata yapma şansımız hiç yok.”

 

Bugün Geldiğimiz Nokta, Düne Göre Çok Daha İyi ve Önümüzdeki Süreçte Çok Daha İyi Olacak 

 

Toplantı boyunca notlar alan Herkes İçin Erişilebilir İstanbul Koordinasyon Kurulu Başkanı Y. Mimar Müberra Kavak Kara Kara, toplantı sonunda özetleyici bir konuşma yaparak erişilebilirlik sürecinin düne nazaran daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde ilerlediğini kaydetti.  Biz yola çıktığımızda kimse bu kavramı bilmiyordu, anımsatmasını yapan Kavak; Muhataplarımız erişilebilirliği sadece özürlü ihtiyaçları olarak görüyordu, ifadelerini kullandı.  Erişilebilirlik konusunda bir farkındalık ve sosyal duyarlılığın oluşması için yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Kavak toplantıyı şu açıklamalarla sonlandırdı: “53. Toplantımızı gerçekleştiriyoruz ve şu ana kadar hemen hemen bütün ilçeleri toplantılarımıza konuk ettik, erişilebilirliği tüm yönleriyle ele alıp kendilerine burada anlattık, bir yol haritası çıkarmaya çalıştık. Bazı şeyler zaman alıyor ve uzun bir süreci gerektiriyor. Sadece bizim ülkemiz için değil dünyadaki her ülke için bu geçerli. Süreç ne kadar zor ve zaman istese de umutsuzluğa gerek yok; çünkü günümüze kadar sosyal bilinçten standart ve teknik alt yapıya konunun hemen hemen bütün belirsizliklerini aştık. Önümüzdeki süreç artık uygulama süreci … Bütün kurum ve birimlerimizle değişik platformlarda bir araya gelerek çalışmalarımızı çok yönlü sürdürüyor, yeni projelendirmelerle uygulamaları hayata geçiriyoruz. Bu yönüyle erişilebilirlik konusunda en zorlu süreci en sıkıntılı süreci atlattık. Erişilebilirlik sadece fiziksel bir değişim dönüşüm olmadığından, sosyal yapının her dokusunu kapsadığından ve ilgilendirdiğinden günümüze kadar bu çalışmalar yavaş yavaş ilerledi; ancak bugün geldiğimiz nokta sosyal duyarlılıktan uygulamalara düne göre çok daha iyi ve önümüzdeki süreçte çok daha iyi olacak…”